Zamanda Kaybolan Kahve ☕⏳

Bir sabah, Alice gözlerini açtı ve kahve makinesinin yanında oturduğunu fark etti. Fakat bir gariplik vardı. Saat 8:00’di, ama kahve hala bitmemişti! "I have been waiting for my coffee for twenty minutes, but it's still not ready!" diye söylendi. Oysa normalde makine kahveyi beş dakikada hazırlardı.
Biraz sinirlenmişti ama pes etmedi. Bu sırada, arkadaşı Tom aradı. Alice ona durumu anlattı. Tom kahkaha attı ve "Belki de zaman makinesi kullanıyorsundur!" diye şaka yaptı. Ama Alice, kahve makinesinin yanına eğilip düğmelere basarken bir şey fark etti. "Oh no! I have been pressing the wrong button!" dedi. Meğer yanlış düğmeye basıp makineyi durdurmuştu.
Tam düğmeye tekrar basacakken, odadaki saat birdenbire geri sardı. Alice, dünden beri kahve yapmaya çalışıyormuş gibi hissetti. "Wait… Have I been living the same morning again and again?" diye düşündü. Acaba bir zaman döngüsüne mi girmişti?
Sonunda düğmeye doğru bastı ve kahve makinesi çalışmaya başladı. Alice derin bir nefes aldı. "I have been trying to make coffee since morning, and finally, it's happening!" dedi. İlk yudumu aldığında her şey normale dönmüştü. Ama bir şeyden emindi: Bir daha kahvesiz sabahlara asla başlamayacaktı!
Bu hikâyede Present Perfect Progressive’i (have/has been + V-ing) nasıl kullandık?
✔ Devam eden bir süreci vurgulamak için: I have been waiting for my coffee for twenty minutes.
✔ Süregelen bir hata veya tekrar eden durum için: I have been pressing the wrong button!
✔ Zamanda bir gariplik hissettiğimizde: Have I been living the same morning again and again?
✔ Sonucu yeni oluşan bir süreç için: I have been trying to make coffee since morning, and finally, it's happening!
Detaylı Bilgi İçin,
Hemen Doldur!